Birlikte yaşayan insanlar arasında kimi zaman korkudan, kimi zaman çaresizlikten, kimi zaman da rastlantılardan doğan bir takım inanışlar vardır. Bunlara "batıl inanışlar" denir. Bu inanışlar, ilk insanın var oluşundan günümüze kadar sürüp gelmiştir. Çoğunun bilimsellikle, akılla, çağdaşlıkla ve dinsel inançla bir ilgisi yoktur. Bunlar akılla bağdaşmadığı halde yazık ki insan oğlunun gönlünden, beyninden, vicdanından sökülüp atılamamışlardır. Bu tür inanışların doğmasında kişilerin doğal yapısı etken olduğu kadar büyüklerin, kimi din görevlilerinin cehalet örneği sözlerinin de etkisi olmaktadır. İnanışlar kişiden kişiye değişmekle birlikte ortak yanları da vardır. İnegöl halkından derleyebildiğimiz batıl inanışlar şunlardır.
A
Ayak ayak üstüne atılarak yemek yenmez, sofraya saygısızlıktır denir ve kıtlığa işaret sayılır.
Ayna kırılması uğursuzluktur; aynanın kırıldığı ev yedi sene iflâh olmaz denir.
Ayın onüçü uğursuz sayılır, o gün hiçbir şey yapılmaz.
Arabanın önünden geçilmez.
Arabanın önünden tavşan geçmesi uğursuzluk sayılır.
Ayakta pantolon giymek yoksulluğa işaret sayılır.
Akşam karanlığında kimseye süt verilmez, verilirse hayvan sütten kesilir denir.
Ayva çok olan yerin kışı azgın olur denir.
Ateşle oynayan çocuk altını ıslatır.
B
Baykuşun saçakta ötmesi ölüme işaret sayılır.
Bir şeyi kırk kere söylersen olur denir.
Bir insanın başka bir insana domuz demesi uygun bulunmaz; diyenin iştahını kırk gün kesileceğine inanılır.
Bir kimseye süt verilirken içine küçük bir kömür parçası ya da bir yeşil yaprak atılır, atılmazsa hayvanın sütünün kesileceğine inanılır.
Bir evin çevresinde kargaların gezinip uçması iyi sayılmaz.
C
Cuma saati yola çıkılmaz.
Cuma günü salâ ezan arasında iş yapılmaz.
Cumartesi ve Salı günleri çamaşır yıkanmaz.
Ç
Çocuk yalnız bırakılmaz, bırakmak gerekirse yanına bir süpürge konur.
Çamaşır kazanı uzun süre ateşte bırakılmaz, bırakılırsa o evden cenaze çıkar denir.
Çocuklara nazar değmemesi için nazar boncuğu takılır.
Çam ağacının kozalağının çok olması o yıl kışın şiddetli olacağına işaret sayılır.
Çarşamba günü yorgan kaplayan hastalanır.
Çocuğun üstünden atlanmaz, atlanırsa boyu kısa kalır denir.
Çocuk çamaşırlarının gün batımına kadar dışarıda askıda kalması çocuğun büyülenmesine neden olur, diye düşünülür.
D
Dince kutsal sayılan gecelerde süpürge işi yapılmaz.
Doğum yapmış bir kadının gece gezmesi iyi sayılmaz.
Dört yapraklı yoncayı bulanın talihinin açılacağına inanılır.
E
Ezan sırasında duyulan köpek uluması ölüm haberi sayılır.
Evde bebek emeklerse misafir gelir, denir.
Eller birbirine bağlanmaz, bağlanırsa kısmetin kesilir denir.
El ve ayak tırnakları birden kesilmez, kesenin bir üzüntü bir sevinçle karşılaşacağına inanılır.
Esnerken ağız kapanır, kapamayan şeytana ezan okumuş sayılır.
Elden ele makas alınmaz, makas düşman sayılır.
Ezandan sonra komşuya ekmek mayası verilmez.
Erkek çocuğun kesilen ilk saçı atılmaz, babasının cebine bereketi artar inancı içinde konur.
Ekmek kırıkları atılmaz, toplanıp yenirse evin bereketi çok olur denir.
Ellerini kavuşturanın kısmeti kapanır, anası ölür denir.
G
Geceleri tırnak kesilmez
Geceleri aynaya bakılmaz.
Gelinin anne evine dönmesi için gelin arabasının ardından su dökülür, su tası ters çevrilip üstüne oturulur.
Gece sakız çiğnenmez, çiğneyenler için ölü eti yiyor denir.
Gece ayağı ile oynayanın anne ya da babasının öleceğine inanılır.
Gece ıslık çalınmaz, çalan için şeytanı çağırıyor denir.
Gece örümcek almak günah sayılır.
Gece yıldızları saymak iyi değildir denir.
Gece dışarıya kül atılmaz, suya kızgın kül dökülmez; yapanların uğrayacağına, yani cin çarpmasına tutulacağına inanılır.
Gece yorgan kaplanmaz.
Gece çamaşır yıkanan yerden geçilmez, çamaşır sularının üzerine basılmaz.
Gece kapı arkasında oturulmaz, oturanın iftiraya uğrayacağı düşünülür.
Gelin ayakkabısının altına mahalledeki kızların isimleri yazılır, düğün sonunda kimin ismi silinmediyse önce onun evleneceğine inanılır.
Gelin arabasının önünden geçilmez.
Gece vaktinden önce horoz ötmesi uğursuzluk sayılır.
Gökkuşağının altından geçen insanın cinsiyet değiştireceğine inanılır.
H
Hıçkırık tutunca; "Bir kimse andı" denir ve "dostsa ansın, düşmansa çatlasın" diye söylenir.
Hapse giren, ölen birinin yüzüğünü takarsa çabuk çıkar denir.
Hastalar kurşun dökülür.
İ
İki bayram arası düğün yapılmaz.
İkindiden sonra el işi yapılmaz.
İkindiden sonra bebek çamaşırı güneşe asılmaz.
İnsan üzerinde giysi söküğü dikilmez.
İkindiden sonra hiçbir yere kül atılmaz.
İnsanın önünden kara kedi geçmesi uğursuzluk sayılır.
İkindiden sonra örümcek alınmaz.
İşi yarıda bırakanın ölümü zor olur denir.
İki bebek kırkı çıkmadan aynı odada bulundurulmaz. Bulundurulursa birinin büyüyeceğine diğerinin kısa boylu kalacağına inanılır, buna "kırk basar" denir.
İki bayram arası nikâh kıyılmaz.
İğde dalı, leylek boku ve mavi boncuk bir araya bağlanır, koltuk altına konursa nazar değmez denir.
İki gelin aynı eve alınmaz.
İşe giden erkeğin önünden geçilmez.
İki kadının arasından geçen erkek karısına söz geçiremez.
K
Köpek uluması iyi sayılmaz, duyulduğunda "sahibine uluyasın" denir.
Kızlar, iki öğün arasında yemek yerse kısmeti kapanır.
Kurban bayramının ilk üç günü elişi yapılmaz.
Küle basılmaz, basan çarpılır denir.
Karanlık yerden geçilmez, geçilmek zorunda kalınırsa "destur" denir.
Kapı eşiğine basma, iftiraya uğrarsın denir.
Kuş pisliği başa düşerse para gelecek denir.
Kulak çınlaması uğursuzluk sayılır.
Kuşun gagasıyla cama vurması gelecek haberin işareti sayılır.
Kesilen tırnak yere atılmaz, üstüne basılmaz.
Kapı eşiğinde oturmak iyi değildir, oturanın kısmeti kapanır.
Kara kedi görmek uğursuzluktur denir.
Kayan yıldız ölüme işarettir.
Kırkı çıkmamış bebek sokağa çıkarılmaz, mezarlığın yanından geçirilmez; tersi yapılırsa "kırk basar" denir.
Kahve içen oğlan çocuğunun bıyıkları çıkmaz, köse kalır.
Küçük çocuk avucunu çok sıkarsa büyüyünce cimri olur.
Küçük çocuğun ayak tabanından öpüldüğünde erken yürüyeceğine, dudağından öpüldüğünde erken konuşacağına, ensesinden öpüldüğünde inatçı olacağına inanılır.
Küçük çocuk apış arasından bakarsa eve misafir gelir.
Kapının eşiğinden içeriye sağ ayakla girmek uğur getirir.
Kedinin kıbleye dönüp ön ayaklarıyla başını kaşıması yağmur yağacağına işaret sayılır.
Kaza geçiren kişinin yeniden kaza geçirmemesi için başında tuz ya da para çevrilir.
L
Leyleği havada gören o yılı durmadan gezerek geçirir, yerde gören evinde oturur.
Lağıma bulaşık suyu dökülmez, döken çarpılır.
Loğusa kadının kırk gün sokağa çıkması iyi sayılmaz.
M
Makasın açık kaldığı evde kavga çıkacağına inanılır.
Merdiven altından geçmek uğursuzluk sayılır.
Meleğin sağ, şeytanın sol omuzda olduğuna inanılır.
Mahalle halkından ölen olursa dolu su kapları boşaltılır.
Mezar ve mezarlığa doğru parmak uzatılmaz, uzatılırsa o parmağın ısırılıp ayak altına alınması gerekir.
Mavi boncuk nazarı engeller.
Makası açık bırakınca düşmanın ağzı açılır.
Ö
Ölünün yıkandığı yerde yedi gece mum yakılır.
Ölü geçerken tırnaklara bakılmaz.
Örümcek tutmak fakirliğe yol açar.
Ölünün gözleri açıksa daha dünyasına doymamış denir.
Ölünün gözleri açıksa, arkasında kısa süre sonra bir başkasının öleceğine inanılır.
P
Parmak kütletilmesi şeytanlara tesbih çekmek olarak düşünülür.
Pazarda, pazarcıdan ilk alışveriş yapan kişinin aldığı malın parasını tezgaha atması uğur sayılır.
Parmak kütletenin şeytanlar başına toplanır.
R
Rüyada minare görmek sevinçli haberdir, ölü diri getirir, yeşil muradtır, asıldığını görmek ulu kişilerden görülecek yardıma işarettir.
Rüyada yumurta görmek kötü söze ve dedikoduya işaret sayılır.
Rüyada beyaz koyun görmek kışa ve yağacak kara işarettir.
Rüyada erkek cinsel organı görenin bir kadın yakını ölür.
Rüyada insan pisliğini görenin eline para geçer.
Rüyada kız çocuğu gören sıkıntılı haber alır.
Rüyada erkek çocuğu gören sevinçli haber alır.
Rüyada eline altın alan para kazanır.
Rüyada al at göre muradına erer.
S
Sağ göz seğirmesi sağlığa, sol göz seğirmesi varlığa işaret sayılır.
Saç taramasında tarakta kalan saç sokağa atılmaz; atılırsa bir tavuğun ayağına dolanır, sürekli başın ağrır.
Sol avuç kaşınırsa para gelir, sağ avuç kaşınırsa para çıkar.
Salı günü başlanan iş sallanır, bu nedenle işe başlanmaz.
Sabun bir başkasına el üstünde verilir.
Saçak altından geçen çarpılır.
Sırtında giysisini diken aklını dikermiş.
Sokak kapısının arkasına asılan diken aileyi nazardan korur, ekin asılırsa bereket çok olur.
Su içerken sol el başın üstüne götürülür.
Salı günü yola çıkılmaz.
Sabah işe giden erkeğin önünden kadın geçmez, geçerse o erkeğin işi rast gitmez.
Suyun boş yere kaynatılması uğursuzluktur.
Salı ve Cumartesi günleri çamaşır yıkanmaz.
Sofraya önce büyükler oturur, yoksa sofranın bereketi kaçar.
Sobada ya da ocakta odunların ses çıkararak yanması o ev sahibi hakkında dedikodunun yapıldığına inanılır.
Ş
Şimşek çakarken kırmızı giysi giyilmez.
T
Terlik ve ayakkabının ters dönmesi iyi değildir.
Tuvalette konuşulmaz, uğursuzluktur.
Tavuğun ötmesi uğursuzluk sayılır.
Tahtaya üç kez vurmanın kötülükleri kovacağına inanılır.
Terlik ve ayakkabı ters çevrilirse evden ölü çıkar.
Y
Yeni yapılan evin temeline kurban kesilir.
Yola çıkanın arkasından su dökülür.
Yedi hafta boyunca Cumartesi günleri çamaşır yıkayanın evinden cenaze çıkar.
Yatağa çorapla girilmez.
Yeşil soğan ve yumurta kabuğu yakılmaz.
Yüzüstü yatılmaz, yatılırsa gâvura benzenirmiş.
Yeni doğan çocuğun kopan göbeği nereye atılırsa o mesleği seçermiş. O nedenle tuttuğu mesleğinde yükselmesi için kiremitliğe atmak gerekirmiş.
Yolculuğa çıkan kişinin önüne ilk çıkan kişi uğurlu ya da uğursuzluk getirirmiş.
Yeni gelinin kucağına erkek bebek verilir.
Yeni doğan bebeğin eline iyi huylu olsun ve iyi okusun diye kalem tutturulur.
Yüzüğün sol ele takılması iyi sayılmaz.
Yeni evlenen erkeğin düğününden sonra eve ilk girişinde bardak kırması uğurlu sayılır.
Yeni doğan bebek Cuma günü yıkanmaz.
Yeni doğan bebeğin ağzına üflenirse o bebeğin cana yakın olacağına inanılır.
Yemekte bardaktan su dökülürse eve misafir gelir.
Yalan yere yemin edenin başında yemin tutmasın diye ekmek çevrelip köpeğe atılır.
Yemin eden kişi, yemin ederken sağ ayağını kaldırırsa yemini kabul olmaz.
Yaranın üzerinde ekmek çevirilir, sabah ezanından önce mezarlığa gidip atılır, arkasına bakmadan eve dönülürse yara geçermiş.
Yatakta yayılıp yatanın rızkı bol, büzülüp yatanın az olurmuş.
Yaranın üzerinde ekmek ya da şeker çevrilir, sabah ezanından önce bir köpeğe atılırsa yara geçer.
***Bu yazı kültür bakanlığı web sitesinden alınmıştır...
alıntıdır..
_________________